Memlûklerin Mezhebi Nedir? Bir Memlûk Macerası!
Hadi gelin, zaman makinemize atlayalım ve tarih sahnesinin unutulmaz kahramanlarından biri olan Memlûkleri biraz eğlenceli bir şekilde keşfe çıkalım! Hem de o kadar derine inmeden, hafif bir gülümseme ile! Şimdi, “Memlûklerin mezhebi nedir?” diye sorabilirsiniz. Hadi, bu soruya biraz mizahi bir şekilde yaklaşalım ve tarihî bir yolculuğa çıkalım.
Memlûkler Kimdir? Bir Kısa Giriş
Öncelikle, Memlûklerin kim olduklarını kısaca hatırlayalım. Memlûkler, özellikle 13. yüzyıl ve sonrasında, Orta Doğu’nun “kral yapma okulu” gibi bir şeydi. Yani, sıradan kölelerdi ama sonra ne oldu? Bir anda başlarına taç geçirdi ve sultan oldular! Resmen rags-to-riches hikâyesi! Yani “nereden nereye” dediğimiz türden bir başarı hikâyesi. Ancak, sorumuza gelelim: Peki, bu başarıya sahip savaşçıların mezhebi neydi?
Hangi Mezhebe Uyan Memlûkler?
Memlûklerin mezhebi konusuna gelince, işin içinde biraz şaşırtıcı bir durum var. Memlûkler, İslam’ın büyük mezheplerinden biri olan Sünnî mezhebine bağlıydılar. Fakat, “açık fikirli”ydılar, yani o dönemin mezhebi sınırlarına pek de takılmıyorlardı. Hani, “eğer birisi sana bir mezhep sorusu sorarsa, ne olur ne olmaz, üç kere “Sünnî” de, ama ortada dur!” diyebileceğiniz bir yaklaşım… Memlûkler, gerek yöneticileriyle gerekse askerî sınıflarıyla, bu mezhep çatışmalarının ötesine geçip büyük bir devlet kurmuşlardı.
Ama bakın, kadınlar ve erkekler bu meseleye farklı bakabilir. Erkekler her zaman bir çözüm bulmak istedikleri için, Sünnî mezhebini kabul etmelerini daha stratejik bir karar olarak görebilirler. Bir sonraki büyük savaşta, Sünnî mezhebi onlara avantaj mı sağlayacaktı? Kim bilir! Ama kadınlar, meseleye biraz daha empatik yaklaşabilirler. Belki de, “Sünnî olmak, bir şekilde toplumun kabul edebileceği, daha uyumlu bir seçenekti” diyorlardır. Sonuçta, bu mesele bir bakış açısına da bağlı!
Memlûklerin Mezhep Seçimi ve Stratejik Hamleler
Burada, Memlûklerin mezhep seçimlerinin arkasında bir strateji yattığını kabul etmemiz gerekiyor. Sünnî mezhebine bağlı olmaları, aslında siyasi bir tercihti. Çünkü, Memlûkler, dönemin büyük güçleriyle, özellikle Mısır’da hüküm süren Eyyûbîler ve Abbasîlerle sıkı fıkıydılar. Yani, mezhep meselesi de sıradan bir “bu da var, şu da var” meselesi değil, bir tür stratejik hamleydi. Hani kadınların sosyal ilişkilerdeki “dengeyi bulma” çabalarına benzer bir şey… Bir tür “devlet içi uyum” sağlamak adına, çok konuşulmadan kabul edilen bir strateji!
Ama işin esprili kısmı şu: Memlûklerin çoğu savaşçıydı. Hani, daha çok “eğitilmiş savaşçılar” oldukları için, genellikle mezhebi meseleler onlar için o kadar da öncelikli değildi. Strateji odaklıydılar. Onlar, “Mezhep ne olursa olsun, bu savaşta galip gelirsem her şeyin en doğrusunu yapmış olurum!” der gibi bir tavır sergiliyorlardı. Memlûkler, mezhep tartışmalarına takılmadan, direk hedeflerine odaklanıyorlardı. Hani, erkeklerin çözüm odaklı bakış açısıyla yaklaşabileceği bir durum!
Memlûkler ve Mezhep: Dönemin Toplumunda Ne Kadar Etkili Oldu?
Memlûklerin mezhebi, aslında dönemin toplumsal yapısında da önemli bir etki yaratmıştı. Mısır gibi çok kültürlü bir bölgeyi ele geçiren bu köle askerleri, sadece mezhebi değil, aynı zamanda halkın dini ve kültürel yapısını da göz önünde bulundurarak yönetimlerini şekillendiriyorlardı. Kısacası, mezhep bir nevi dışarıda kalıp içerdeki düzeni sağlama aracıydı. Bu da, bir şekilde, bir bakıma “farklılıkları kabullenme” meselesiydi. Yani, Memlûklerin mezhebi her zaman sadece bir kimlik değil, aynı zamanda bir “toplum mühendisliği”ydi!
Provokatif Soru: Memlûklerin Mezhebi Günümüzle Ne Kadar İlişkili?
Burada bir soruyla bitirelim: Eğer Memlûkler mezhebi sadece bir strateji olarak seçtiyse, günümüz dünyasında da aynı türden stratejik mezhep seçimleri ve toplumsal “diplomasi” var mı? Mezhep ve kimlik meselelerini sadece bir güç stratejisi olarak mı görmek gerekir, yoksa gerçekten “inanç” meselesi mi?
Memlûklerin mezhebi meselesine baktığınızda, o dönemin stratejilerinin günümüzle ne kadar örtüştüğünü sizce anlayabiliyor muyuz? Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?
Yorumlarda buluşalım! Kim bilir, belki de Memlûklerin mezhebi üzerinden çok daha derin ve eğlenceli bir tartışma başlatırız.